Böbrek hastalıkları nedeniyle her gün birçok insanımız diyalize bağımlı hale geliyor maalesef. Buna neden olan en önemli etkenler ise ağrılar nedeniyle kullandığımız ağrı kesiciler. Bunun dışında şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve yaygın damar hastalığı yine diyalize bağımlı böbrek hastalıklarına neden olmaktadır.
Diyaliz ile yaşam belli bir adaptasyon dönemi gerektirmektedir. Uzun zamandır yaptığımız çalışmalarımda gördüğüm en önemli sorun, hastaların diyaliz makinaları ile yaşadıkları sorunlar olduğu. Bu sorunların en önemli nedeni ise uygun kan akımının sağlanamaması sonucu yetersiz diyaliz.
Arteriovenöz fistüller hem hastanın diyaliz tedavisini yeterli düzeyde alması, hem de normal yaşamını kaliteli bir şekilde devam ettirebilmesi için önemli. Hastanelerde ve bir çok doktor tarafından basit bir ameliyat olarak tarif edilselerde hem teknik uygunluğun yerine getirilmesi hem de uzun süre çalışabilmesi için, özellikle dikkat edilmesi gereken çok önemli bir ameliyat olduğu unutulmamalıdır.
KATETER UYGULAMALARI:
Diyalize alınacak olan hastalarımızın ilk karşılaştıkları girişim diyaliz kateterleridir. Hem arter hem ven yoluna aynı anda uygulanan kateterler olsa
da genellikle geniş ven damarları içerisine uygulanan çift yolu bulunan kateterler en sık kullanılanlar. Bu kateterlerin geçici ve kalıcı olarak iki türü bulunsa da vücuda yabancı bir madde yerleştirmek; özellikle dışarı ile bağlantısı bulunan herhangi bir materyal ömür boyu kullanılamayacağı gibi ciddi enfeksiyon kaynaklarıdır. Bu enfeksiyonlar nedeniyle gelişen apseler özellikle kalp kapaklarına yerleşim gösterebiliyor ve bu nedenle acil açık kalp ameliyatına aldığımız hastalarımız var. Bu nedenle kateter uygulaması diyalize ilk başlandığı dönem ve acil diyaliz uygulamalarında kullanmaktayız.
ARTERİOVENÖZ FİSTÜL AMELİYATLARI:
Arteriovenöz fistül (AVF), diyaliz alan hastalarımızın diyaliz makinası ile bağlantısının temelidir. Yaşam kalitelerini ve hatta yaşam süresi üzerine çok önemli etkiye sahiptir. Bu nedenle sorunsuz çalışan ve uzun zaman kullanılan bir fistül oluşturmak bu ameliyatın en önemli amacıdır.
AVF, vücudumuzdaki uygun bölgelerde bir arter ile bir ven damarı arasında bağlantı kurularak oluşturulur. Diyalize uygun bu bölgeler belirli sayıdadır. Bu nedenle her bölge altın değerindedir.
Bir hastanın ilk fistülü daha az kullandığı koldan başlanarak yapılır. Örneğin sağ elini kullanan bir hastamızda, önce sol kolu kullanmaya başlarız. Bu kol üzerinde ilk işlemi enfiye çukurunda yaparız. İlerleyen zamanlarda ise aynı kol üzerinde 7 ayrı AVF odağını kullanarak hastanın yaşamı boyunca konforlu bir diyaliz girişi oluşturabiliriz.
Bazı hastalarda uygun olmayan cerrahi yöntemler ve fistüllerin erken bozulması nedeniyle, AVF oluşturmak için kollarında yer kalmamış olabilir. Bu gibi hastalarımızda ise başla bölgelerde, yine hastanın kendi damarlarını kullanarak AVF oluşturabiliriz.
Diyaliz için geliştirilmiş suni damarlar mevcuttur. Fakat suni damar hastaya kendi damarının verdiği konforu vermeyeceği için, hastalarımızda öncelikli olarak kendi damarlarından bir fistül oluşturmak öncelikli yaklaşımımızdır.
Arteriovenöz Fistül Ameliyatları Nasıl Yapılır?
Bir hastada ameliyat planlaması önce hastanın atar damar ve toplar damarlarının kontrolü ile başlar. Atar damarda oluşan bir hastalık veya bu atar damarın fistül için kullanıldığında parmaklarda kangren oluşturmayacağından emin olmak gereklidir. Toplar damarlar ise taşıyacağı kanı düzgün bir yüzey ile kalbe iletmelidir. Bir fistülün ömrünü belirleyen en önemli unsurlardan birisi toplar damarların düzgün çalışmasıdır. AVF ameliyatı lokal anestesi ile yapılan ve ortalama 1 saat süren ameliyatlardır. Bu ameliyatın başarısının en önemli etkeni uygulanan cerrahi tekniğin uygunluğudur.
Oluşturulan Bir Fistülü Ne Zaman Kullanabilirim?
AVF ameliyatları sonrasında, oluşturulan bölgede kan akımını hissedeceksiniz. Kan akımı hissetmeniz fistülün çalıştığını gösterir. Fakat diyaliz için gerekli olan bu fistülden geçen kan akımının miktarıdır. Yeterli kan akımını sağlamak için kolunuzu bir süre çalıştırmanızı ve toplar damarınızın yeterli genişliği ulaşmasını isteriz. Bunun için ameliyattan sonra ortalama 45 gün beklemekteyiz.
Arteriovenöz Fistül Kalbime Zarar Verir mi?,
AVF ameliyatlarının en önemli teknik konularından birisi uygun kan akım miktarının ayarlanmasıdır. Eğer oluşturulan fistül ile çok büyük miktarda kan akımı oluşturulur ise kalbe erkenden dönen kan miktarı artacaktır. Buna bağlı olarak kalbimizin iş yükü artacak ve önce çarpıntı şikayetleri oluşmaya başlayacaktır. Eğer bu fistül düzeltilmez ise, ileri dönemde kalp yetmezliğine neden olacaktır. Zaman içerisinde de bu tablo gelişebilir. Bu hastalarımızda yaptığımız fistülü işlevsiz bırakmak değildir. Akımın miktarını düzeltmek ve kalbe olan zararı engellemek için akım düzeltici ameliyatlar uygulamaktayız. Bu sayede de hasta kullandığı fistülü rahatlıkla kullanmaya devam edebilmektedir.